Pazartesi, Aralık 28, 2009

Berk Harikalar Diyarında

Arabalar, uçaklar, itfaiye araçları, tanklar, helikopterler, motorlar, vapurlar, trenler, otobüsler, elektrik deneyleri, ev aletleri, atlı karınca. (liste uzar gider) Biz 4 saat kadar müzedeydik Cumartesi. Berk kendini 4 saat cennetin bir köşesinde sandığına adım gibi eminim.

Rahmi Koç Müzesi hep aklımızın bir köşesindeydi. Cumartesi sabah son dakika kararı ile çıktık yola ki planlar başkaydı. Bu kadar mı doğru son dakika kararı verilir.

Ne ilginç, sanki önceden tanışmışlarda uzun bir aradan sonra hasret gidiyorlarmış havası vardı Berk de. Nasıl mutluydu nasıl heyecanlaydı, inanılmaz.

Bindi, indi, tırmandı, cıktı, bastı, döndü, şaşdı.

Sıkılmadan bulaşık makinasının düğmesine 10-15 defa bastı. Müze girişinde ki trenin camına yapıştı ve sayısız kere düğmesine bastı.

Anatika arabanın ne zaman yanına gitti, ne zaman kapısı açıp içine binmeye çalıştı anlayamadık bile. Deniz uçağının içine binmek için, elini ayıramadık pencerenin kenarından.

İtfaiye arabasının basamağına yapıştı, kendi kendine hayallere daldı. Tankın paletlerinde yürüdüde yetmeyip de acaba kapağından nasıl içeri girerimi düşünüyordu.

Motorun önünde oturup sürmeyle yetinmedi elbette, birde arka koltuğuna geçip başladı ayakalarını sallamaya. Motorun düğmesini keşfetmemizle Berk korku, heyecan ve mutluluk dolu 1-2 dakika yaşadı. Kendi boyutunda arabanın içine binince şaşkınlığını gizleyemedi.
Babi denizaltında geziye katıldığında, 4 defa atlıkarıncaya bindi. Onun yerine benim miğdem bol bol bulandı. 4 tur yetmeyip babi ile müze çıkışı 2 tur daha bindi.
Paşabahçe hala görevinin başında, ama arkadaşı Fenerbahçe de yemek molası vermek çok keyifliydi.

Hasköy-Sütlüce arası tren seferimizi günümüzün finali ve en can alıcı noktasıydı.