Cuma, Şubat 12, 2010

Ankara-İstanbul 10 Saat

2 Şubat akşamı haberleri dinledinden sonra en doğrusu uçak ile İstanbul'a dönmeye olmadı tren ile dönmeye karar verdik. Arabamızı Alp bir hafta sonra getireceğini söyleyince çok rahatladık.

Houston we have a problem. Uçağa binemiyoruz. Berk'in pasaportu yanımızda yok. TC kimlik no soruyorlar ama Berk'in TC kimlik no su bile yok ki. Hmmm, uçak seçeneği geçildi.

Canım misss gibi tren var, ne yapıcaz uçağı diyerek kendimizi avuturken birde bakarız tren saatleri bir felaket. Eeee, ne olacak şimdi?

Yaw Özkan Ailesine karmı işlermiş. Taktıkmı zincirimizi her yol bize açık. Açık açık olmasınada ufak bir ayrıntıyı unuttuk. Yola çıkar diğer araçlar, acaba onlar ne kadar tedarikli?

Hep merak ederdim, insanlar kar da nasıl ve neden yolda kalır? Çok merak iyi değilmiş. 3 Şubat 2010 günü, Ankara-İstanbul yolunu 10 saatde alınca merakımı gidermiş oldum.

Kaç adet aracın yan döndüğünü, kaç adet aracın kaza yaptığını, kaç adet aracın zinciri vs olmadığından dolayı yolsa kaydığını saymadık, o kadar çoklardı ki sayamazdık.

Bolu tünelinin ortasında ne için beklediğimize anlam veremezken, yapılan anons ile anladık ki yol kapanmış. Kar yağışı, tipi ve sis sebebi ile görüş mesafesi nerede ise sıfır.

Haberlerde seyrederdim, köy yolları kapanmış greyder temizliyor. Kim derdi ki gün gelecek greyder konvoyun önünde yolu açacak, bizde arkasında 20-30 km/h hız ile gideceğiz.

Sözde İstanbul-Ankara otoyolunu kullandık. Otoyol 1 şerite inmişti. Diğer şeritleri ya kar ya dervrilen araçlar ya da tedariksiz araçlar el koymuştu. Tabelaları görebilmek imkansızdı.

Kar lastiği ne büyük nimetmiş bunu anladık. Yol boyunca zincir takmamıza hiç gerek kalmadı. Yaptık bir hata ve insanları görünce heyecanlanıp taktık zinciri, beş dakika sonra gereksiz olduğunu anlayınca çıkardık.

Herkesin ilk sorusu "Eee, Berk ne yaptı 10 saat?". Bizde inanamadık ama canım oğlum durumun ciddiyetini anladı ve çok sakin durdu 10 saat. Elbet 1 saat mola verip, karın tadına varmasını sağladık ki bunu on kere hak etmişdi.