Cuma, Şubat 05, 2010

Ankara Macerası

Bolu sonrası hala ve kuzen ziyareti için Ankara'ya gittik. Dolu dolu iki gün geçirdik. Ege ve Deniz yarıyıl tatilinde olunca hep beraber doyasıya eğlendik. Evden sabah çıkıp akşama kadar gezdik gezdik bıkmadık daha da gezdik.

Pazartesi çocuklar ve ben Hansel ve Gratel tiyatrosunu seyrederken, babi ve hala kaybettikleri ehliyetleri yeniden çıkardılar. Tiyatro çıkışı 3 tur trenden sonra bile "tyeenn, tyeenn" diye haykıran Berk'e hala harika bir sürpriz yaptı ve Tren Müzesine götürdü.

Tren Müzesinin tadı damağımızda kalınca Salı sabah Havacılık Müzesine gitmeye karar verdik. Önce yanlış yere gitmişiz, doğru yere gitmek için sapağı kaçırınca yol uzadıda ucadı. En sonunda büyük bir heyecanla vardık müzenin kapısına. Vardık varmasınada kapı duvar. Müze Pazartesi ve Salı günleri kapalıymış.
Müzeye gidemedik ama bizde plan bitmez. Berk'in buz pateni denemesini çok istiyordum. Kuzenlerinden de cesaret alıp kesin yapar derken, buz pateni ayakkabasını ayağına sokamadık. Zorlamadık, 5 dakika Ege ve Deniz'i seyretti. Kendiliğinden ayakkabıyı giymeye karar verince bir çırpıda giydirdim. Bir eğitmen ile anlaşmıştık, Berk'i elinden tutup piste çıkarması ile Berk bastı yaygarayı. Buz pateni macerası başlayamadan bitti.

Ne ilginç, ne güzel bir yermiş bu Roka. Yeşillikler, köfte, pişmiş sarımsak kısacası herşeye bayıldık. Tabak olmayan mekan. Herşey masanın üstünde.

İlk defa kum boya yaptı. Anlamadık neden ama fotoğrafda ki renge takmıştı. Yarısını bu renkle boyadı. Bakıyordu bakıyordu kumlara, dönüp gene bu rengi seçiyordu.