Pazartesi, Ocak 25, 2010

Ne Güzel Bir Gündü

Günün lafı: "beyaz çamull"
""Babi hel yel beyaz çamul""

Vay be ne gündü. Cumartesi harika bir sabaha kalktık. Kalamış bile beyazlamış. Aslında bugün Pinokyo tiyatrosu için biletimiz vardı.

Sorduk Berkimize gidelim mi tiyatroya cevap çok hızlı ve kararlı bir şekilde ""Hayıll"". Eeee o zaman bir müzeyemi gitsek derken, ani bir manevra ile Çekmeköy'e gitmeye karar verdik.
Bahçemizde başı sonu belli deremsi şeyin içine dolan yapraklara ve üzerine yığılan karlara, insanın baktıkça bakası geliyordu.
Sevmem ben yazı ve sıcağı. Ne güzel bir gündü. Kar ve soğuk. Keşke dedim şu fotoğraf makinesinin özelliklerini çok daha iyi bilsemde şu güzelliği gerçekden fotoğraflayabilsem.
Salıncağını ve havuzu kar içinde görünce o yüzündeki şaşkınlık komikdi. Anneanne mayoları giyip havuza girmeyi teklif edince ""Yokkk olmassss, kal yağıyolll, hava soğuk"" diyerek terslemen hepimizi şaşırttı.
Ormanın derinikleri diyoruz ya hep, gerçekden derinliklerine tam olarak girememiş olsak da, yürüyüş yolunda bu manzara eşliğinde yürümemiz elde ettiğimiz en güzel mutluluk.

Canım Oğlum neden kabul etmezsin eldiven giymeyi, artık atkıdan bereden vazgeçtik de kar eldivensiz çekilmez bunu bir anlasan. Yazdan kalma alışkanlıkları da unutman gerektiğini, elini yarı donmuş suyun içine kaşla göz arasında sokunca iyice anladın. Kar ve buzlu su birleşince beklediğimiz gibi başladın söylenmeye ""Elim yanıyooo, elim acıyooo, üfleee"". Bu kadar burnumuzu çekdikden ve bu kadar soğuğu beynimizde hissettinden sonra şömine karşısında keyif hakkımızdı.