Pazartesi, Mart 08, 2010

Pazar Günlüğü 2-Belgrad Ormanları

Taksim de arabaya binmemizle öğle uykusuna daldın. Belgrad Ormanların da yarım saat anne-oğul arabanın içinde uyuduk. Hem senin hem de benim için doping etkisi yarattı ve olanca enerjimizle kendimizi ormanda bulduk. Hava soğukdu ama güneşli olması hatırına 2 saat Belgrad Ormanların da dere-tepe demedik gezdik, eğlendik.

"Ayyyee ağaç yan duluyol, neden?"ile açtık günün ikinci yarısını. Kendimce sana bunun kütük olduğunu anlatmaya çalışırken "Hayıııll, bu davul mak men müjiiikkk yapıyoyumm" duymamla anladım ki sen hayal alemine çokdan dalmışsın. Müzik sonrası oyuklara sopanı sokup çıkarırken, kimin aklına gelebilirdi işin "ayyee izle bak şimdi siyah böceklel çıkıcaakk" 'a geleceği. Baktın olacak gibi değil "böcek yok, kayınca vallll" diyerek iyi kıvırttın, tebrik ederim!!!

Kendi işini kendin yapabiliyor olmakdan çok memnunsun, yapamadıklarınıda istediğin gibi yapılması için komut vermekdende memnunsun . Üşenmedin topladın sopaları, komutuda verdin kırmam için, sana kalan keyifle tek tek dereye atmak oldu. Sopalar sırasını savınca, taşlar görevini yönlendirmenle istediğin gibi yerine getirdi.
Hep söylerken buluyorum kendimi, daha rahat ol Evrim, bırak kendi istediğini yapsın, hayat onun hayatı ama olmuyor. Sormadan edemiyorum hatta bazen kızarken buluyorum kendimi. Canım oğlum, koca yürüme yolu dururken neden en kenardan en çamurlu yerden yürümeyi tercih ediyorsun. Belkide sorumun cevabı şurada gizli, çamurun içinde uğraşarak çıkardığın taşı gösterip "ayyee bak en güjelll taş"".
Günün özeti budur. Sonsuz mutluluk içerisinde Berk, baharın habercisi çiçekler ve hava, yorgun ve bitkin bir anne.
Son fotoğrafın esin kaynağı Tuğba.