Salı, Nisan 27, 2010

Bozcaada anlatılmayacak kadar güzel güzel olmasına da, birde o dönüş çilesi olmasa. Yetişilmesi gereken Bandırma-Yenikapı feribotu olunca daha heyecanlı oluyor serüven. Bozcaada’nın tek ulaşımı olan feribotun sırasında beklenen 3-4 saat hatırına olsa gerek karşı kıyının adı, Geyikli.
Canakkale-Degirmen
Vakitlice çıktık, yollarda oyalanarak fotoğraf çekerek rahat rahat Bandırma’ya varmaktı hedef. Sapsarı hardal otlarının hâkimiyeti altına aldığı tarlaların albenisine kapılmamak ne mümkün.
Canakkale-Coban1
Tarlalarda keçilerini otlatan iki amca ile karşılaştık. İzin istedik fotoğraf çekmek için, kabul etmeleri ile model edasında bir poz verişleri vardı şaşılacak şey. Deneyimlilermiş meğersem, Avustralyalı turistler zamanında fotoğraflarını çekip jest yapıp köy kahvesine bile yollamış. Bizden de aynı ilgi ve alakayı bekliyorlar. En kısa sürede yollayacağım köy kahvesine fotoğrafları. Süt defterinden kopardığımız bir yaprağın üzerine yazdı bile köy kahvesinin adresini. Adres kısa ve net, ……. Köyü, köy kahvesi, Çanakkale.
Canakkale-Coban2
Sorduk kaç keçiniz var, kaç olursa makbul. Ellerinde kalmış 20-30 keçi, zamanında 140-150 iken her krizde 30-40 sata sata elinde kalmamış bir şey. Ne krizi amca sorumuza, neyin krizi olacak devletin krizi oldu senin benim krizim demesi ile olaya son noktayı koydu.
Truva1
Truva’yı öyle bakımsız görünce üzüldük. Neden böyleyizi, elimizdekilerin değerini neden bilmiyoruzu uzun uzun sorguladık. Döndük kendimize baktık, Türkiye’de eğitim seviyesi en yüksek sınıfında ki insanlarız, bizlerin müzeye olan ilgi ve alakasını düşününce bir yerlerde yanlış bir şeylerin olduğuna karar verdik. Bundan sebep Berk’e daha çok müze, daha çok sanat ile haşır neşir olma olanağı vermek istiyorum.
Berk ilk defa Truva’yı ziyaret etti. Babi ve Berk atın üstüne bile çıktı.
Truva2