Çarşamba, Nisan 07, 2010

Enerji

Cumartesi, hatırladığım kadarı ile Berk için bir ilk olsa gerek, sabah 9 da uyanınca Berk sanki bütün gün uyumuş gibi hissettim kendimi. Nasıl güzel bir duyguymuş saat 9'a kadar uyuyabilmek. Aslında ben 9'a kadar uyumadım, saat 7:30 da kalktım banyomu yaptım kahvaltıyı hazırladım Berk'in uyanmasını beklerken televizyon bile seyrettim. Ne uzun zaman olmuş.

Sabah depoladığım enerji ile herşeyi yapabilecek güce sahip olduğumu hissediyordum. Berkim annenin aylık kızlar dedikodu gününe eşlik etti. Benim kadar o da sever oldu bu günleri. Lisa ve Lillia olduğundan Berk vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor bile. Gittiğimiz evin altını üstüne getiriyorlar ama kendilerince bolca eğleniyorlar.

Riva2

Öğlenden sonra anne-oğul Riva sahiline gittik. Kum-deniz ikilisi elbet Berk'in vazgeçilmezi. Kum gördümü ayakları, ayakkabı ve çorabı çıkarmak için beynine özel bir komut yolluyor tahminim.

Riva1

Saat 7 gibi evin sokağına girdiğimizde Berk "Ayyee, otobüse binelimmmm" cümlesine öyle yürek eritici öyle can alıcı kurmuştu ki hayır dememin imkanı yoktu. Bu sefer Kızıltoprak-Kadıköy-Moda istikametini takip ettik. Kendimde Taksim gücünü bulamadım. Büyük konuşmamak lazımmış, sabah ki enerji ile herşeyi yaparım demiştim ya fos çıktı. Ne içten istemiş otobüse binipde favori yerinde oturabilmeyi. Kızıltoprak dan otobüse bindik Cumartesi akşam saat 7:15 gibi, otobüs dolu sadece Berk'in favori koltuğu olan en ön koltuk boş. Kadıköy'den tramvaya binip 2 tur Moda git-gel yaptıkdan sonra Boğa da inip taksi yarışına girdik. O saatde taksi bulmak ne zor. El attığın taksiyi insanlar kucağında çocuk olmasına rağmen ne rahatlıkla bir çırpıda kapıveriyorlar.

Moda Tramvay