Pazartesi, Ağustos 30, 2010

Bana Anlatır mısın Anne?

Iste Oyle Birsey2

İstanbul’da kullanmaza yakın olduğumuzdan getirmesek mi acaba puseti buralara kadar soruları kafamda dönüyordu. İyi ki getirmemek gibi bir hata yapmamışım, getirdiğime yüz bin kere şükür ediyorum. Burada parka giderken bir haftalık tatile gidiyormuşsun ayarında hazırlık yaparak gidiliyor. Kum oyuncakları, su balonu, sokak tebeşiri, güneş kremi, fıskiyelerden dolayı mayo ve havlu, yedek kıyafetler, atıştırmalıklar, arabalar liste böyle uzuyor gidiyor. Pusetsiz bu kadar eşya nasıl taşınırdı bilmiyorum.

Evimizin etrafında iki park var, her ikisi de eşit uzaklıkta. Birisi kuzeye doğru 5-10 dakika diğeri güneye doğru 5-10 dakika. Berk puset de oturmayı tercih edince, yol boyunca benimle muhabbet etmekten zevk alıyor. Bu park-ev arası git-gel hayatımıza yeni bir soru soktu “Bana anlatır mısın anne?”.

Neden gece oluyor? Bana anlatır mısın anne?
Neden yapraklar dökülüyor? Bana anlatır mısın anne?
Neden sonbahar oluyor? Bana anlatır mısın anne?
Tren nasıl gidiyor? Bana anlatır mısın anne?

Bu soruların kesinlikle sonu yok. Aynı soruyu yeri geliyor üst üste 10 defa soruyor. Anlattığımın içinden yeniden soru üretebiliyor. Örneğin yaprakların neden döküldüğünü anlatırken sarf ettiğim sonbahar kelimesinin akabinde neden sonbahar oluyor sorusunu üretebiliyor.

Gün geçtikçe sorular zorlaşmaya başlıyor, yakında cevap hakkımı bir gün sonra kullanmak istiyorum demeye başlayabilir. Ufak çaplı bir araştırma sonunda cevap vermem gerekecek gibi duruyor.

Anne olunca insan daha iyi anlıyor tebrik etmenin önemini. Her yeni soru sonrası, sormaktan bıkmasın ve çekinmeden hep sorsun diye, sorunun güzelliğinden dolayı tebrik edilir mi bir insan, valla ben ediyorum.

Zorum ne benim?

Iste Oyle Birsey3Iste Oyle Birsey1