Salı, Ağustos 10, 2010

Tanıyoruz ve Öğreniyoruz, Yavaş Yavaş

Yavaş yavaş buralı olma yönünde ilerliyoruz. Etrafı daha iyi tanır oluyoruz. Yapılacaklar listesi gün geçtikçe oluşuyor ve uzuyor. Elbet arkadaşlarımızın yardımlarını ve tavsiyelerini de göz ardı etmemek lazım. Arkadaş ne kadar da önemli bir kelime aslında değil mi? İnsan değerini onsuz kalınca anlıyor galiba.

Berkimin dil problemi nedeni ile burada ki en büyük sıkıntısı arkadaşın karşılığını oluşturacak birinin olmayışıydı. Almila. İşte kilit isim. Berkimin dilinden düşmeyen sürekli beraber olmak istediği isim.

Berk ve Almila

Bugün beraber American Museum of Natural History gittik. Beş dakika durmaksızın oradan oraya koştular. Berkimin huyu değildir birisi ile el ele tutuşup yürümek, bizler hariç. Almila ile el ele tutuşup yürümelerine bayıldım. Küsmeler, itişmeler elbet oluyor ama çözüm yanağa konan bir öpücük ve bir özür dilemeden ibaret.

Journey to the Stars. Tek kelime ile muhteşem, yok yetmez tek kelime, etkileyici, inanılmaz bir gösteri. Bileti satan kadın 6 yaş üstü için uygun çocuk ağlarsa biletler yanar tehdidini savurmasına rağmen bu riski göze aldığım için kendimi tebrik ediyorum. Doğru ortam karanlık, hiç beklenmedik patlamalar, ani hareketlenmeler mevcut ama gösteri boyunca kendini uzay gemisinin kaptanı sanan bir çocuk bunlardan korkmak yerine zevkten dört köşe oluyor. DVD si satılıyormuş bu belgeselin, ama müzede ki özel odada izlemenin zevkinin çeyreğini bile vereceğini sanmıyorum.

Journey To the Stars