Cuma, Ağustos 13, 2010

Koklaya Koklaya Alışırız Belki de

Spring St

Çıldıracağım. Benim gibi koku manyağını delirtmeye bire bir bu köpek sidiği kokusu. Hani hayal bu ya, bahçeli evimiz olursa ilerde kesin bir köpek almaktı planım. Ama bu keskin sidik (ne de kötü geliyor kulağa bu kelime) kokusu beni delirtmek üzere olduğundan değil köpek almak köpek görmek istemiyorum. Berkimin aniden sokak ortasında çişi geldi mi, hani şöyle köşeye bir yere yaptırayım desem sokaktan geçen 10 kişide 9 u bıdı bıdı söylenir durur. Hani olsa öyle bir durum açacağım ağzımı yumacağım gözümü buraya işeyen köpeğe bir şey diyor musun şeklinde başlayıp olanca hıncımı kavga ettiğimden alacağım. Şimdilik öyle olmadık yerde Berkimin cişi gelmedi de kavga ortamı oluşmadı.

Elbet bu hayvanlarda ihtiyacını öyle veya böyle giderecekler, bunun çözümünü sahipleri bulacak. Yanlarında bir şişe su taşısalar ve çişin üzerine dökseler bu kokunun yarısına çözüm bulunmuş olacak eminim ki.

Her sabah yıkanıyor bizim binanın etrafı, yaw bu adamlar ne işe yarıyor neden çalıştırıyorlar bu kadar insanı diye şikâyet eden ben, ellerinde hortum binanın etraflarını yıkadıklarını gördükçe, aman iyi ki de çalışıyorlarmış çalışan sayısı az arttırılmasından yanayım şeklinde ani bir manevra ile u dönüşü yapmış bulunmaktayım.

Koku çekilmez kesinlikle ama her şey bu kadar da çekilmez değil, göze bir anda öyle güzel şeyler çarpıyor ki beş duyu organından burun işlevini yitirip koku moku almaz oluyor tabii anlık. O keskin koku 5-10 saniye sonra yine insanın beynine balyoz ile dong diye vuruyor.

Moma