Salı, Mart 23, 2010

Bir Cumartesi Hikayesi-Nerden Nereye

DSC_0614
Seni sana şikayet etmem gerek. Güzel bir güne uyanmıştık -ya da bana göre- Cumartesi sabah, kahvaltımızı ettik güle oynaya. Kahvaltıda yediği(n)miz bişey mi böyle yaptı ne oldu nasıl oldu anlayamadım birden maske değiştirdin. Önce oyununu bozduğumu düşündüğün için ağladın sesli sesli uzun uzun, ardından daha uzun diş fırçalayamadığın için -ki 10 dakikadır fırçalıyordun- ağladın sesli sesli uzun uzun, ardından oyuncaklarını oraya buraya fırlatmandan ötürü bisikletine gelen ceza için ağladın sesli sesli uzun uzun, yılbaşı hediyeni kurdukdan sonra oynarken ayağının çarpması ile oyunun bozulduğu için ağladın sesli sesli uzun uzun, gözünün üstünde kaşın olduğu için ağladın sesli sesli uzun uzun. 3 defa çişini ve 1 defa da kakanı bilerek altına yapmanı da bütün bu ağlama krizleri ile birleştirince yapmamam gerekeni yaptım ve bende karşında ağladım sesli sesli uzun uzun.
Cumartesi2
Öğleden sonra farklı bir masken vardı. Mutlu, uyumlu, huzurlu Berk. Sanki sabah yaşananları biz yaşamamışız gibi güzel bir öğleden sonra geçirdik. Beraber Lisa'nın doğumgününe gittik, araba da öğle uykunu aldın ve ne yapmak istediğini sormamla cevabın hazırdı metro. Arabamızı eve bırkatık ve yollara döküldük.
Cumartesi3
Ne şanslı bir günümüzdeymişiz. Taksim-Şişhane araında metro hattının makinisti içeri girmene izin verdi. Hatta fotoğrafımızı bile çekmeyi teklif etti.

Tünel'de House Cafe de masamızda karanfil ve mum, ayran ve diyet kola eşliğinde karşılıklı afiyetle yedik yemeklerimizi. 14 ay evvel Ortaköy House Cafe'de ki karşılıklı yemeğimiz aklıma geldi sana bakarken.

Sonra durdum iki dakika, anladım ki sabah yaşananlar yaşanacak ki bu anların tadı daha güzel çıksın.