Çarşamba, Mart 24, 2010

Çekmeköy...

Çekmeköy defterinin üzerinde birikmiş toza poffffflama zamanı gelmişti. Güneşin altında hafif hafif esen rüzgar eşliğinde ara ara gözümün ucu ile Berk'i ve Enes'i kontrol ederek gazete okumak ne zevkliymiş. Keşke ayaklarımıda uzatsaymışım neyse bir sonra ki sefere.
Cekmekoy2
Enes Berk'den yaklaşık 1,5 yaş büyük. İkiside bir yaş aldı geçen seneye göre ve doğal olarak beraber oynamalarına olumlu etki yarattı.
Cekmekoy5
Bisiklet bindiler, toprakla oynadılar, top oynadılar, kedileri ve tavukları kovaladılar, bahçede volta attılar, kaşla göz arasında Berk son dakika golü atıp suyu buldu üstünü bir güzel ıslattı.
Cekmekoy3
Burası öyle medeniyetin içinde olan bir yer değil ki , ha deyince ekmek alınsın. Günde bir defa ekmekçi geliyor kapıya. Vakfıkebir ekmeğinden kocaman bir parça Berk kocaman bir parça da Enes aldı afiyetle yediler. Ekmek sevmeyen ben bile bayılıyorum bu ekmeğe.
Cekmekoy
Seyretmem istendiğinde biliyorum ki bir marifet sergilenecek.
Cekmekoy1
Halı saha tarafından alıyor hızını ve eğimden faydalanarak ve bacaklarını yukarı kaldırarak evin duvarına "küttttt" diye çarpıyor. Dengesini kaybedecek kafasını bir yere vuracak korkusu yaşadım yaşamasınada engelliyerek bu mutlulukdan mahrum etmek istemedim.
Cekmekoy4
Berkimin ve tüm ailemizin her sabah köy yumurtası yemesini sağlayan değerlilerimiz. Doğal ortamda toprakdan ne bulurlarsa doyuruyorlar karınlarını. Yumurtaların üzerine oturupda civciv çıkarmasını bekledeğimiz anaç avuklarımızda var. Berk tavuğu biraz rahatsız eder olunca uzaklaşmak zorunda kaldık. 3-4 güne kalmaz merhaba diyecek civcivlerimiz hayata.