Çarşamba, Mayıs 26, 2010

Ne Geceydi Ama

Ugur Bocegi

Uykumun en tatlı yerindeydim oysa ki…

Öyle bir ötmeye başladı ki alarm yatar pozisyonda iken panikten 3-5 cm havaya sıçradığımı düşünüyorum. Beynim uyuşmuş gibi oldu bir an. Baseball sopası kıvamında ki sopayı ve telefonumu kaptığım gibi soluğu Berk’in odasında aldım.

Erkek kardeşim yakın oturduğundan hemen onu aradım, “eve hırsız girdi çabuk gel” cümlemi anlaması kolay olmadı gecenin 3’ünde. Kardeşimle telefonu kapatmamla alarm firması aradı hemen polis yolladıklarını söyleyince, biraz güvenim gelir gibi oldu.

Karşı çapraz apartmanda ki güvenlik görevlisi aklıma gelip camdan var gücümle “imdaaaaat” diye bağırınca alarm sesinin bizden geldiğini de anlayınca panik yapmayın vs derken kardeşim geldi. Onun gelmesi 5-6 dakikayı bulurken polisin gelmesi 8-10 dakikayı buldu.

Alarm firması Ahmet’i de aradığından anında olaydan haberi oldu, elinden bir şey gelmiyor elbet. Ankara’dan ancak telefonu kapatmadan sürekli konuşarak bize destek olmaya çalışıyor.

Evi aradık taradık bir şey yok. Çatı katında ki alarmın devreye girdiğini öğrenince scooter ‘ın devrilerek alarmı aktif hala getirdiğine karar verdik.

Berk mi?

İmdat haykırışıma, alarmın kulağı sağır eden sesine aldırmadan ilk 5 dakika uyumasına devam etti. Sonrasında kendine gelince “anne söyle alarmı kapatsınlar demesi ile” olayın ne kadar farkında olmadığını görünce mutlu oldum. Polislerin gelişi Berk için olayı daha eğlenceli kıldı, “Polisleye bakmak istiyolum, meni polisleye götül” dü onun derdi.