Salı, Haziran 08, 2010

Besle Kargayı Oysun Gözünü

Ben Ben Ben

Yazdıklarım mı çağırdı bu olanları yoksa bu olanları yaşayacağımızı hissettiğimden mi yazdım bilmiyorum.

Cuma akşamı klasiğimizi yerine getirmek üzere yollara döküldük. Berk hiçbir toplu taşımada kesinlikle kucağa gelmeyi kabul etmediğinde iki kişilik para vererek oturduk metrobüste koltuklarımıza. İkinci durakta 45-50 yaşlarında bir bayan bindi. Bana Berk’i kucağıma almamı daha çok emir ve biraz da rica havası vererek söyledi. Ben de Berk den izin almam gerektiğini açıklarken, bir anda beni Berk’e doğru itip yanıma sokuluvermesine inanamıyorum. İnsanlarda ki bu cüret şaşılacak şey.

Bana verdiği akıl. “Ben üç çocuk büyüttüm. Böyle yüz vermeyeceksin çocuğa. Şimdiden ona sorarak iş yaparsan vay senin haline”. Çok mu yumuşak yüzlüyüm bilmiyorum ki? Ben konuşmak istemedikçe o konuşuyor, 6 duraklık yol 66 duraklıkmış gibi geldi. Torununun adı da Berkmiş, ne kötü tesadüf, Avcılarda oturuyormuş oğlu, sürpriz yapacakmış oğlu ile torununa, çalışıyormuş, işten yeni çıkmış, yazmaya kalksam uzarda gider bu böyle.

Yol boyu saçmaladı durdu ama son bombayı inmemize 2 dakika kala patlattı. Berk’e dönerek “Hele söyle bakayım bana, babanı mı anneni mi daha çok seviyorsun?”. O kadar aframa taframa rağmen tek yapabildiğim, Berk’in iki dudağının arasından dökülecek kelimeye odaklanmaktı ki cevabını zaten biliyordum aslında. Cevap tahmin edileceği üzere “Babamı”. Fakat Berk’in ne zorlanarak, ne sıkılarak, ne de annesinden ki ben oluyorum çekinerek cevabı verdiğini yazamayacağım. Cevap net ve hızlı “Babamı”.

Teyzemin, birden bayan dediğim kişiye de teyzem şeklinde hitap etmem durum karşısında ki ezikliğim göstergesidir, bu cevap karşısında verdiği tepki ise “Bak gördün mü, besle kargayı oysun gözünü “.

Fotoğrafın konu ile alakası yok, çabam bu kadar ezilmişliğin karşısında ben de varım diyebilmek.